Mardin Gezi Notları: Zamanda Yolculuk

Mardin Gezi Notları

Mardin’i gezdik geldik ama yazmaya nereden başlasak bilemiyoruz; tarihi konaklardan mı, Eski Mardin’in önünde Suriye sınırına kadar uzanan uçsuz bucaksız Mezopotamya topraklarından mı yoksa sanki paralel bir zaman diliminde var olmaya çalışan manastır ve medreselerden mi?

Aslında tüm Mardin yolculuğunun kendisi bizim için bir tür zamanda yolculuk gibiydi. Mardin’in gezdiğimiz ilk Güneydoğu Anadolu şehri olmasından da kaynaklanabilir bu durum, bilemiyoruz ama iki Havaş arasında geçen zaman bizim için gerçekten çok farklı bir boyutta geçmiş gibi sanki.

“Yahu ne abarttınız!” dediğinizi duyar gibiyiz ama bazı tecrübeleri yazıyla aktarmak maalesef çok zor. Aynı evde, aynı anda ikiden çok dil konuşulduğunu, başka ülke sınırına bir köy uzaklığında olmanın kültürel etkilerini Doğu Karadeniz’de görmüştük. Tarihi yapıları ve manastırları da daha önce görmüştük ama hiçbiri bizi Mardin kadar etkilememişti. Burada insanı derinden etkileyen ve rahatlıkla anlatamadığımız çok farklı bir ruh mevcut.

Gidenler bilir, Eski Mardin’in içinde tek yön bir cadde bulunur: tarihi kente yeni şehir tarafındaki yoldan girer, eski şehir’in bittiği yerden çıkarsınız. Geri dönmek isterseniz bu döngüyü tekrarlamanız gerekir. Bu tek yön cadde de bizim geçmişe yolculuğumuzun özeti gibiydi. : )

Üstteki paragrafta iki Havaş arasında dedik çünkü Havaş’a bindiğimiz anda yöre insanının rafine bir örneği, Havaş şoförü olarak karşımıza çıkmıştı. Kendisi yaklaşık 40 dakikalık yolculuk boyunca 3 farklı dil (Türkçe, Kürtçe, Arapça) konuşmuş, bizim şehir hakkındaki sorularımıza da çok samimi ve kibar bir şekilde cevaplar vermişti. Eski Mardin’de artık sayıları az da olsa Süryaniler de yaşıyor ve kendi aralarında Süryanice de konuşuyorlar. Eski Mardin’in hafif kaotik 1. Caddesi, aslında kültürel çeşitlilik ve karşıtlıklar açısından Türkiye’nin bir minyatürü gibi.

Bu arada bölgedeki bir rehberden öğrendiğimize göre Süryanilik bir mezhep değil bir etnik yapıymış. Süryanice, görünüş olarak bizim Arapça’ya benzettiğimiz sağdan sola doğru yazılan bir dil. İncil’in ilk yazıldığı hali, İsa’nın da konuştuğu dil olan Süryanice’ymiş ve Süryaniler Hristiyanlığı ilk kabul eden halkmış. Hala dinlerine ve dillerine çok bağlılar ve kültürlerini sürdürmeye çalışıyorlar. Kendilerini en eski medeniyetlerden olan “Asurlu”, “Arami” veya “Keldani” olarak da isimlendirebiliyorlarmış.

Deyrulzafaran Manastırı

Ne zaman gidilir?

Bu bölge karasal iklim yani yazları sıcak ve kurak, kışları da kaz tüyü mont ve tezek. 🙂

Mardin için en iyi zaman Nisan-Mayıs veya Eylül-Ekim diyebiliriz. Mart’ın sonları veya Kasım’ın ilk haftaları da çok iyi olabilir. Biz Mart’ın sonlarında gittik ve bu karardan çok memnun kaldık. Gittiğimiz günlerde Mardin güneşliydi şansımıza, plan yapmadan hava durumunu kontrol etmekte fayda var. Gündüz ne kadar sıcak olsa da akşam güneş batınca hafiften ayaz başlıyor bu arada, o yüzden ekstra kalın bir şeyler getirmeyi düşünebilirsiniz.

Mardin’e en az 3 gün ayırmanızı öneririz. Biz biraz daha az koşturmalı gezmek istediğimiz için 4 gün ayırdık, yine de gezemediğimiz yerler kaldı.

Eski Mardin

Mardin’e Ulaşım & Mardin’de Ulaşım:

Güzel haber: Mardin’de havaalanı var. Pegasus ve THY’nin İstanbul’dan düzenli seferleri oluyor. İzmir ve Ankara’dan da uçuşlar mevcut.

Mardin uçak biletlerinin çok ucuz olduğu söylenemez, o yüzden biletleri erken almakta fayda var. Uçuş İstanbul’dan 2 saat sürüyor.

Eski Mardin bölgesi için havaalanından Havaş servisi var, kişi başı 10₺’ye yaklaşık 40 dk süren bir yolculukla Eski Mardin’in içine kadar gidiyor. Eski Mardin çok dar sokaklardan oluşan bir yer ve çoğu yere yürüyerek ulaşabiliyorsunuz, bu nedenle sırf eski şehir için araba kiralamanıza gerek yok. Yani Eski Mardin’i yürüyerek gezmeniz gerekiyor.

Ancak -tur ile gezmeyecekseniz- manastırlara ve birkaç yere daha gitmek için araç şart. Biz 1 günlük araç kiralayıp uzak yerleri o güne sığdırmaya çalıştık. Siz de 2 gün Eski Mardin ve çevresini gezip, 1 gün de uzak kalan yerlere gidebilirsiniz.

Eski Mardin‘de bir kilise ve önünde tespih çeken bir emmi

Mardin’de Konaklama:

Bizim 1 gece konakladığımız Kaya Ninova Otel merkezi ve gezilecek yerlerin çoğuna epey yakındı. Terasındaki manzarasını ve kahvaltısını da beğendik. Oda fiyatı kahvaltı dahil geceliği -2021 Mart ayı itibariyle- 350₺ idi.

Zaten gezilecek yerlere yazdığımız Eski PTT Binası (Artuklu Üniversitesi Uygulama Oteli) bizim bu gezideki ikinci otelimiz oldu. Oda fiyatı kahvaltı dahil geceliği -2021 Mart ayı itibariyle- 270₺ idi. Kahvaltısını biraz zayıf bulduk ama geri kalan her şey güzeldi, otelin konumu da merkeziydi. PTT binasını gezilecek yerlerde de anlatacağız 🙂 Numarası: (0482) 213 40 02

Mardin Gezilecek Yerler:

*Eski Mardin çevresi:

1. Zinciriye Medresesi:

600 yıllık bu medrese Eski Mardin’deki en güzel yer bizce. 1336 yılında Karamanoğullarından Yahşi Bey tarafından yaptırılan medreseye Eski Mardin çarşıdan biraz merdiven çıkarak ulaşabiliyorsunuz. Yapının kendisi zaten etkileyici ama, şehrin en üst noktasına yakınlığından dolayı sunduğu Mezopotamya manzarası ayrı güzel. Medresenin avlusu çok ferah ve çok dinlendirici bir ambiansı var. Yapının terasına çıktığınızda çok yakından görebildiğiniz kubbelerdeki taş işçiliğine ve estetik zevke diyecek söz yok.

*Giriş ücretsiz.
**Aşağıdaki fotoğrafta da gördüğünüz düzlüklerin bittiği yerde Suriye sınırı var.

Zinciriye Medresesi

2. Olgunlaşma Enstitüsü:

Eski Mardin’deki mimari ve görsel zevki en güzel yansıtan yapılardan biri Olgunlaşma Enstitüsü binası. İsmini, içerisinde kadınların dikiş-nakış, el işi gibi zanaatlar yapmasından alıyormuş. İçerideki mağazadan yapılan işlere bakabiliyor ve satın alabiliyorsunuz.

Hemen yanında da Gazi Paşa İlkokulu var. Okul faal olduğu için yapının içine giremiyorsunuz ama bir fotoğrafını çekip ölümsüzleştirmeye değer.

*Giriş ücretsiz.

Olgunlaşma Enstitüsü

3. Eski PTT Binası:

Bu konak Eski Şahtana evi veya Artuklu Üniversitesi Ugulama Oteli olarak da biliniyor. Yapının hem mimarisi hem de terasındaki kafeden manzara çok güzel. Ulaşım çok kolay, 1. Cadde üstünde yer alıyor. Üst kattaki tarihi odalar otel olarak kullanılıyor.

*Konaklama harici girişler 3₺.

Eski PTT Binası

4. Revaklı Çarşı (Tellallar Çarşısı):

Mardin’de her yerde gördüğümüz Şahmeran figürünün ortaya çıkış hikayesini çok samimi bir zanaatkardan dinleme fırsatı bulduğumuz, bize hafiften Taksim’deki pasajları anımsatan çarşı. Revaklı çarşı denmesinin nedeni ise çarşının taş yapı kemerlerden oluşması.

Revaklı Çarşı

5. Mardin Müzesi:

Mardin ve Mezopotamya’daki kültür hakkında bilgi edinmek için kesinlikle ziyaret edilmesi gereken müze. Müzenin şuanki yapısı, tipik Mardin evi mimarisinin tüm özelliklerini taşıyor ve bulunduğu Cumhuriyet Meydanı’nda çok dikkat çekiyor. İçerisinde Asurlular’dan Bizans’a, Artuklular’dan Osmanlı Dönemi’ne kadar Mezopotamya uygarlıklarının inanç, ticaret, beslenme, süslenme gibi özelliklerini farklı bölümler aracılığıyla gözlemliyorsunuz. Arkeolojik kazılar ve mozaikler gerçekten etkileyici.

*Müze kart geçiyor.

Mardin Müzesi

6. Ulu Cami:

Mardin’in enn ikonik yapısı Ulu Cami’nin minaresi olsa gerek. Hemen her fotoğrafta yer buluyor kendisine. Minareye yakından bakınca üzerindeki detaylar ve mimari zevk çok değerli. Caminin içi de çok ferah ve huzurlu.

Ulu Cami

7. Kültür Sokak:

Bu sokak Mardin Müzesi’ne yakın hatta bir de Kültür kafe var sokak üzerinde. Sokağın ambiansı çok hoş, bir fotoğraf çektirmek için uğrarsınız. : )

*Bizim zamanımız yetmedi ama sizin fazla vaktiniz kalırsa Eski Mardin’de Sabancı Müzesi ve Kırklar Kilisesi‘ni de listenize ekleyebilirsiniz.

*Eski Mardin dışında kalan yerler:

8. Kasımiye Medresesi:

Zinciriye Medresesi’ne benzeyen diğer bir medrese olan Kasımiye sanıyoruz ki daha az popüler. Eski Mardin’in biraz dışında kalan medresenin üst katı ziyarete kapalı olduğu için sadece alt katı ve avluyu gezebiliyorsunuz. Zinciriye Medresesi’nin manzarası bir yana ama Kasımiye Medresesi’nin içini biz daha çok beğendik, avlusunda çok ferah ve rahatlatıcı bir ambians var.

*Giriş 5 TL.

9. Deyrulzafaran Manastırı:

Mardin ovasına bakan manastırın inşaası 5. yüzyılda başlamış ve ilk başta yer altına güneş tapınağı olarak inşa edilmiş. Daha sonra zaman içinde üzerine eklentiler yapılarak 18. yüzyıla kadar bugünkü halini almış. Manastır’ın etrafında yetişen zafaran (safran) bitkisinden dolayı 15.yüzyıldan sonra Deyrulzafaran olarak anılmaya başlanmış.

Manastırı tek başınıza gezemiyorsunuz, girişte rehber oluyor ziyaretçileri gruplar halinde gezdiriyor. Rehber için ekstra bir ücret yok, giriş ücreti içinde.

Manastırın en eski bölümündeki mimari detay çok etkileyici; tapınak odasının tavanını sütun kullanmadan 1.5 tonluk taşlarla kapatmışlar. Üstünüzde böyle bir ağırlık olduğunu bilerek o sütunsuz odada gezmek ayrı bir etki bırakıyor 🙂

*Müze kart geçmiyor, giriş 10₺. Eski Mardin’den araçla ulaşım yaklaşık 20 dakika.

Deyrulzafaran Manastırı

10. Mor Gabriel Manastırı:

Mor (Aziz) Gabriel Manastırı; Mardin’de gördüğümüz en güzel ve mistik yerdi. Eski Mardin’den 88 km uzaklıktaki manastıra arabayla 1 buçuk saatte ulaştık ama kesinlikle bu yola değdi.

Mor Gabriel Manastırı şuanda dünyanın en eski Süryani Ortodoks manastırıymış. Yapımına 397 yılında başlanmış. Yani 1600 yıllık bir yapıdan ve kültürden bahsediyoruz. Manastırda şuan metropolit, rahipler, rahibeler, gönüllüler, öğrenciler ve çalışan personeller yaşıyor. Kilise ve diğer alanlar bu kişiler tarafından aktif olarak kullanılıyor. Manastırda yaşayan din adamları hayatlarını buraya adadıkları için içeride din adamlarının ve Mor Gabriel’in niş mezarlarını da görüyorsunuz. Manastır inanılmaz güzel bir şekilde korunmuş, zarar gören kısımları da çok başarılı bir şekilde restore edilmiş.

Girişte bir rehber sizinle geliyor ve manastırı size Süryaniler ve kültürleri hakkında da bilgiler vererek gezdiriyor, rehber ücreti giriş ücretine dahil zaten. Yani kendi başınıza girip gezemiyorsunuz ki biz bu olayı sevdik. Rehberle beraber gezdirilmenin amacının, turistlerin manastırın duvarlarına isimlerini yazmalarının engellenmesi olduğunu da düşünmedik değil ama…..

*Müze kart geçmiyor, giriş 10₺.

*08:30-11:00, 13:00-17:00 saatleri arasında her gün ziyarete açık.

11. Midyat sokakları:

Televizyonda gördüğümüz Mardin, aşiret, Doğu-Güney Doğu temalı dizilerin çekildiği yer işte buralar. Midyat’ın ara sokakları filmlerden fırlamış görüntüler sunuyor gerçekten. Mardin’den 1 buçuk saatte ulaşabiliyorsunuz.

Biz Mor Gabriel Manastırı dönüşü uğrayıp ara sokaklarda biraz gezdik, sonra Hivroj Kafe‘de bir mola verip konakların oluşturduğu manzarayı izledik. Eski Mardin kadar büyük değil ve gezilecek çok bir yer yok ama Midyat’ta bir mola verip mimarisini ve sokaklarını görmenizi tavsiye ederiz.

Midyat

11. Dara Antik Kenti:

Doğu Roma İmparatorluğu’nda doğuyu korumak amacıyla kurulan bir antik kentmiş burası. Biz gidemedik ama biraz içimizde kalmadı değil.

*Yeme-İçme Meselesi:

Mardin Yeme-İçme Önerileri: Sultan Sofrası

Özyasemin Lahmacun‘da Mardin’in yöresel lahmacunu olan sembusek yani kapalı lahmacun yiyebilirsiniz ama biz Özyasemin’in normal lahmacununu daha çok beğendik. Pideleri de hafif ve lezzetliydi.

Kebapçı Rıdo: Eski tarz kebapçı, küçük ve salaş bir dükkan. Merkezde de şubesi varmış. Biz Eski Mardin’deki yerinde yedik, memnun kaldık. Yalnız kebaptan başka bir şey yok, belirtmiş olalım. Fiyatlar İstanbul’a göre epey uygun.

Doboo Restoran: Yine Eski Mardin’de bulunan, yeni tarz bir restoran. Teras manzarası çok hoş. Burada kaburga dolması, içli köfte gibi yöresel yemekler yiyebilirsiniz. Biz restorana adını veren dobo et yemeğinden söyledik; 8 saatte pişen kuzu budu Süryani yemeğiymiş bu dobo; biz bayıldık. Yalnız fiyatları İstanbul ortalamasında, Mardin’e göre biraz pahalı diyebiliriz.

Sultan Sofrası: Çok turistik olmayan Sultan Sofrası’nın halep tavasını, ayranını, kaburga etini, iç pilavını çok beğendik. Fiyatları da Mardin ortalamasındaydı.

İzla Art Cafe: Mardin’de en beğendiğimiz kafe olabilir kendisi. İçeride kendinizi Kadıköy’de sanacağınız bir yer. Aynı zamanda duvarlar çok ilginç objelerle -İsa figürleri, gümüşçü dükkanı tabelaları vs- süslenmiş. Süryani şarabı veya kahvesi içebilirsiniz.

Leylan Cafe: Eski Mardin’de alkol içebileceğiniz nadir yerlerden. Alt katın ambiansı hoş, bizim mola noktalarımızdan biri oldu.

Seyr-i Merdin: Günü batırmak için güzel manzarası olan bir yer. Köşeden yer bulabilirseniz ne ala!

Kebapları götürdükten sonra üstüne bir tatlı gömeyim derseniz sizi Sadık Künefe‘ye alalım. Bir Hatay performansı beklemeyin tabii ama yine de lezzetli künefeleri var. Fiyatları çok uygun. Mor Gabriel’e giderken ve Midyat yolunda bol bol reklamları vardı, boşuna değilmiş…

Eski Mardin’de dolaşırken hemen her yerde Süryani çöreği denen çikolatalı ve tahinli çöreklerden görecekseniz, bizim damak zevkimize pek hitap etmedi ama tatmanızı öneririz.

Midyat badem ağaçları

*Mardin’den ne alınır?

Mardin’den gümüş telkari, şahmeran, puşi (şal), bıttım sabunu, mavi badem şekeri, dibek kahvesi, süryani şarabı alınabilir.

*Telkari, Mardin yöresine özgü el işçiliği ile yapılan gümüş takılar. Çok fazla çeşidi mevcut.

*Bıttım sabunu da yine çoook fazla çeşidi olan, Prens Charles’ın bile kelliğine deva bulmak için kullandığı, hemen her 2-3 dükkandan birinde satılan, aslen Siirt kökenli bir sabun türü. Fiyatları genelde uygun.

*Mavi badem şekerini esnaflara sorduk, özetle bazılarında gıda boyası var, bazıları rengini Mardin’deki badem ağaçlarının bir maddesinden alıyormuş. Açık mavi hafif turkuaz renkli olanlar boyasız olanlarmış…

Mavi badem şekerleri

Samimi insanları, kültür farklılıkları, mimarisi ve tarihiyle Mardin bizi kendine hayran bıraktı. Böylece, Mardin gezi yazımızın sonuna geldik, umarız ki gezinize bir faydamız dokunmuştur!

Sevgiler, TIME TO GO!

Bizi Instagram’da takip etmek isterseniz şöyle buyrun.

Gezilecek yerlerin haritadaki yerleri:

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s